Bir kızla tanıştığınız zaman yada bir erkekle,daha öncekilere anlattığınız hayat hikayelerinizi tekrardan anlatmaktan zevk almıyosanız eğer ve bunu saçma bulmaya başladıysanız,Bara gidip bira içmek veya tuttuğunuz takımın maçlarına gidip maçtan önce demlenmek zevk vermemeye başladıysa ve Arkadaşınız hadi olum gel birer bira içelim dediğinde siktir et kanki,gel bak aslan belgeseli var izleyelim diyorsanız sanırım sizde benle aynı kafaları yaşamaya başladınız demektir.Aslında bu süreç aydınlamının başlamasıyla başlar.Spor yapmak,Modayı takip etmek,Kitap okumak,Maçlara gitmek,Dünyayı gezmek,Dünya mutfaklarını tatmak,Play Station oynamak, bunların hepsini yapmaya çalışmak ve dahada iyisini yapmak.Ben ve arkadaşlarım dünyanın bi çok ülkesini gezdik.Hatta bu yazıyı Londradan yazıyorum.Hayatta tek öğrendiğim şey önüme koyulan seçeneklerden birini seçmek zorunda olmamam.Nasıl anlatıyım bilemedimki.Bi gurmeye abi gel bizim evin orda adanacı var akşam orda yiyelim dediğinizde acaba ne hissediyorsa bende artık yaşadığım tüm herşeyde bunu hissetmeye başladım.Bir ressam'ın aylarca uğraşarak yaptığı bi resme; ne varki bunda ben bunu 2 günde yaparım diyen insana karşı bakış açısı neyse öyle bakmaya başladım artık insanlara.Sigara izmaritlerini yere atan,Pet şişeyi yere atan insanlara nefretle bakmaya başladım.Almanca kursuna giderken,annemin ; Almanca öğreniceksinde ne olucak,yorma kendini be oğlum dediğinde hissettiklerim işte şu an yazdıklarım.Ben bana yetmeyen 24 saate bir dil sıkıştırabilirmiyim derken,Öğreniceksinde ne olucak diyenler veya neden almanca diyenler.Sanırım bunla başa çıkmanında bi yolu vardır.Ama bulamıyorum.Gerçekten bulamıyorum. Kadınlar,Barlar,Play Station,Kitaplar,Filmler evet güzeller ama bütün hayatımı sadece bunlarla geçirmek istemiyorum.Saygılar,Sevgiler.Ne alaka bilmem ama aklıma geldi.Kek yaparken yumurta ile şekeri ne kadar iyi çırparsanız kek o kadar güzel olur :):):):)
27 Ekim 2014 Pazartesi
24 Ekim 2014 Cuma
3D YAZICI İLE BİLİM KURGU KAFALARI YAŞADIM...
Şimdi sizlere oturupta 3D yazıcının ne olduğunu anlatmıycam,hatta anlatamıycamda.Yani ne olduğunu bilmeyenler youtube'tan birkaç video izleyerek bilgi sahibi olabilir.Bilindiği üzere bugün soldaki oyuncak traktör gibi veya daha küçük maddeleri katmanlar şeklinde birleştirerek istediğimiz şeyleri bu yazıcılar sayasinde oluşturabiliyoruz.Peki yazıcıların büyüklerini icat edersekki bence olası sadece gelecek 10 yıl içinde olur.O zaman yazıcıya gerekli demir,plastik vb. hammeddaleri koyarak hiçbir insan güçüne gerek duymadan traktörler,gemiler,uçaklar,uzay araçları yapabiliriz.Buraya kadarı, küçük bi bilim kurgu aslında.Benim aklımı kurcalıyan asıl şey; bilgisayarda çizilmiş bir mimari ev projesini o büyüklükte bir yazıcı kullanarak saatler içerisinde yapabilirmiyiz.Bence çokta zor değil.Aslında bu'da büyük bir bilim kurgu olmadı galiba.Canlı yaratıkların birebir kopyalarını yapmayı becersek bile elimizde sadece ölü bir vücut olucak.Ruh veya Can verme olayını gerçekleştiremediğimiz sürece Kopya vücutlar hiçbir işe yaramıycak.Asıl soru matrix temelli bir dünya için gerekli robotları sadece saatler içerisinde milyonlarca kopyasını üretebilirsek.İşte o zaman yazdır tuşu ile elimizde binlerce robot olabilir.Bence bu yazıcıları toprağa gömsünler.Yoksa Robotlarla savaşımız yakın olucak gibi...
8 Haziran 2014 Pazar
İNGİLTERE VİZESİ VE LONDRA GEZİSİ...
Uzun bir aradan sonra merhaba :),Evet başlıktanda anlızcağınız üzere ufak bi gezi yaptım ve geldim.İngiltere'ye vize almakta zorluk yaşayan ve ordaki hayatı merak edenler için ufak bir yazı yazıyım dedim.Ama yok şu belgeler isteniyor,dosyalara şunuda ekleyin,3 takla atıp amuda kalkın gibi şeyler yazmıycam.İnternette hepsi mevcut.İngiltere vize başvurusu online olarak yapılmakta.Tek söyliyceğim orada yazılanları samimi bir şekilde doldurmanız.Ana mantık sizin başvurunuzu inceleyen kişinin;Bu kişi gerçekten ingiltereye tatil içinmi geliyor.yoksa vize alıp burada mülteci olarak yaşamaya devammı edicek sorusuna vereceği yanıt.O yüzden varsa düzenli maaşınızın yattığı banka hesap dökümünüz ve maaş bordronuzu evrakların aranıza koymanız.İkinci önemli şey'de üzerinize kayıtlı ev,araba,motor gibi şeylerin tapu veya ruhsatları.Yani başvurunuzu inceleyen kişi evet bu adamın Türkiye'de düzgün bi hayatı var ve buraya gezmeye geliyor demesi lazım.Ben bütün evrakların arasına kendim elimle güzel bir yazı yazdım.Şu kadar param var.İngiliz kültürünü,yemeklerini merak ediyorum vb... gibi şeyler yazdım ve imzaladım.Zorunlu bişey değil ama samimi bi dille yazarsanız faydası çok.Örnek banka hesabımda maaşımdan kalan 1053 Türk lirası olmasına rağmen dilekçemde her ay maaşımdan 100 pound biriktirdim ve toplamda 800 pound'um oldu diye yazarak vize almış biriyim.Vize olayını geçtik. :) Londra diğer yerlere nazaran pahalı bir şehir.Pahalı ama başkent olmanın hakkını sonuna kadar veren muhteşem bi şehir.Tarihi yerler,gece hayatı,muhteşem biraları ve pubları var.10 günlük bir gezi Londranın altını üstüne getirmenize yeter.Yemekler ortalama 5-10 pound arasında değişmekte.Bira publarda 4 pound bakkalda ise 1,30 pound civarı.Şehrin her yerine metro ile gidebilirsiniz.Ulaşım İstanbula nazaran pahalı.Bir metro kartı satın alıp içine bir 40 pound yükletirseniz 10 gün boyunca rahatça gezebilirsiniz.Şehrin her tarafında muhteşem parklar var.Biranızı,şarabınızı,kahvenizi ve salatanızı bu parklarda kuşlarla ve kirpilerle paylaşabilirsiniz.Ben karışık yatakhanede 15 kişi ile kaldım.İçinizden yuh dediğinizi duyar gibi oldum ama öyle değil,değişik ülkelerden gelmiş gençlerle tanışmak,aynı yerde kalmak ve turlara katılmak büyük şans:) Mesala malezyalı ve arjantinli iki arkadaşım oldu. İngilizler yardımsever ve sıcak kanlı insanlar.Yolda geçen birine Hi dediğinizde mutlaka size hi diyip gülümseyerek cevap veriyor.İnsanlar yani :) Lafı uzatmıyım eğer bilgi almak isteyen olursa veya problem yaşayan olursa yardımcı olmak boynumuzun borcu. 05432651890
4 Mayıs 2014 Pazar
FUTBOL TERÖRÜ ÜZERİNE ...
Evet kadınların deyimiyle 22 tane sap bir topun peşinden koşuyor ve milyonlarca insan bunu izlemek için paralar ödüyor.Ama tabiki futbol bu değil.Tıpkı diğer oyunlar gibi bir amacı var ve bu amaca ulaşmak için mücadele eden insanlar.Erkekler voleybol'a 10 kadın topu karşı sahaya atmak için elleriyle bişeyler yapıyorlar diyemiyceği gibi futbol'da asla basit bişey değildir.İnançları olan kulüpler inançlarını temsil eder.Felsefesi olan kulüpler felsefelerini temsil eder.Aslında bi strateji oyunu oynar gibi var oluşun modern dünyadaki yansımalarından biridir futbol.Aslında temeli Roma daki gladyatör savaşlarına dayanan bir mantıkla, 2 tarafın birbirine üstünlük sağlaması,yenmesi psikolojisini içerir ama kan,şiddet,ölüm gibi öğeler yerlerini gol atma,baskı kurma gibi daha yumuşak ve insani değerlere bırakmıştır.Evet bütün dünya bunu izliyor.Peki ya biz ne yapıyoruz.İçki içip karısını dövmeyi kendine hak gören bi erkek egemen toplumda,5 yaşındaki çocuğa tecavüz edilen bir ülkede,adamı öldürdükten sonra mahkemede takım elbise giydiği için iyi halden indirim alınan bir ülkede.Biz futboldan ne anlıyoruz.Bi kere kazanmak için ahlaki değerlerimizden vazgeçiyoruz.Haksız bir penaltı kazandığımızda sesimizi çıkartmıyıp rakip takım aynı şeyi kazandığında avazımız çıktığı kadar küfür etmenin psikolojisi Yolda para bulunca cebe atan ama kendi parası kaybolduğunda dinine bile küfür eden psikolojiden farkı nedir.Evet beşiktaşlıyım ve maçlara gidiyorum.Ama küfür edilen tezahüratlardan,Kaybedilen her maç sonrası yönetim istifa diye bağıran demokrasinin ne olduğunu bilmeyenlerden sıkıldım.Duvar kenarına işemeyi kendine hak gören,Bileti olmayınca kapıları kırmaya çalışan insanlardan sıkıldım.Üzerinde forma olduğu için çoğunluğun gücüyle metroda içki sigara içen,vapurda ana bacı küfür eden insanlardan sıkıldım.Bu sadece Beşiktaş meselesi değil.Onları örnek vermem yanlış olabilir.Ama en azından kendi takımım olduğu için nazım geçer diye düşündüm.Ama fenerbahçesi,galatasarayı hepsi aynı.Gün gelicek ben stada gittiğimde bi hanımefendi güler yüzüyle ilker bey hoşgeldiniz diycek.Kombine kartımı verdikten sonra eşimle beraber stadın içindeki güzel bi restauranttan yemeğimizi yiyip maçımızı izliycez.Yürüyen merdivenlerimiz,mis gibi wc lerimiz olacak.Veya ben hayal kuruyorum.Ama tesadüfen Şampiyonlar liginde çeyrek final oynayan bi takımı olan ülkede Şampiyonlar ve Kupalar istiyorsak ilk önce sporu ve insanları sevmeli,medeni bir insan olmalı,olamıyorsak en azından 90 dakika öyle davranmalıyız.
28 Şubat 2014 Cuma
DÜNYANIN OLUŞUMU ÜZERİNE SAÇMALAMALAR...
Şimdi sizlere yok dünyamız şundan koptu bundan bilmem kaç milyon yıl önce soğudu falan gibi şeyler anlatmıycam.Anlatamıycam da hani :) Evet Evrende milyonlarca gezegen olduğunu biliyoruz.Çünkü yıldızları ve galaxi'yi görüyoruz.Güneşin etrafında döndüğümüzü ayın bize en yakın gezegen olduğunu ve hayat olmadığını'da biliyoruz.Dünyamız güneşten veya başka bir gezegenden patlama sonucunda ayrılmış olabilir.Ama hem fikir olduğumuz nokta eğer bir gezegenden ayrıldıysak o gezegende'de hala bizim gibi hayat var.Yaaa güneşten ayrıldıysak...İşte o zaman hayat nerden geldi.Burda en önemli olan tez: içerisinde su mineralleri ve hayat bulunduran bir göktaşı'nın dünyaya çarpmış olması ve dünyada yaşam için gerekli oksijen seviyesi olduğunda,bu su monekülleri içerisindeki tek hücreli canlıların evrim geçirerek bu günkü yaşamı oluşturması.Tabiki birde Hz.Adem ve Hz.Havva olayı var.O kısma hiç girmiycem.Eğer içinde su monekülleri ve hayat barındıran bir göktaşı dünyaya çarpıp yaşamın başlamasına sebep olduysa ki milyonlarca yıllık bir süreçten bahsediyoruz.O zaman aynı göktaşının parçaları yaşam için müsait başka gezegenlerede çarpmış olabilir.İnsan olmasada başka gezegenlerde canlılar ve hayat olabilir.Uzaylı gördüm ben veya ufo gören masum köylü aslında gerçekten görmüştür.Başka bir gezegende dinazorlar hala vardır belki.Bunu şu an bilemiycez.Belki teknoloji çok ilerleyip uzaya arabayla pikniğe gider gibi gitmeye başladığımız zaman bunları öğrenebilicez.Ama şimdilik daha fazlasını merak edenler için National Geographic'in Dünyanın Oluşumu ve geçirdiği evreler belgeselini tavsiye ederim. http://www.youtube.com/watch?v=R4RTXPMI5hg
5 Şubat 2014 Çarşamba
DÜŞÜNCELERİNİ SERBEST BIRAK (MA)
Sanırım bizi diğer canlılardan ayıran işte bilimin antrapoloji dediği özelliklerimiz var.Bunlardan en önemlisi zeka seviyemiz,düşüncelerimiz, vb. vb.Ama anlatmaya çalışacağım şey zekanın çeşitleri veya düşünce sistemi değil.Zaten bunlar doğuştan insan olduğumuz için bizde olan yetiler.Sağlıklı bir erkek vapur iskelesinde vapur beklerken mini etekli bi kız gördüğünde, vücudundaki kimyasal değişim sonucu dönüp bakar.Belkide ortam müsaitse (karısı veya sevgilisi yanında değilse mesala) bikere daha bakar.Yada bir kadın içinde yakışıklı bir erkek gördüğünde durum aynı sanırım.Kadın veya eşcinsel olmadığım için bilemiycem.Bu kadın bizim için sex'idir.Onu tanımayız,düşüncelerini,karakterini bilemeyiz.Ama sexidir.Güzel bacakları ve kalçası vardır.Veya erkek ise kaslı vücudu ve sempatik bi gülüşü vardır.İşte bu noktada aklımızdan çeşitli düşünceler geçer.Keşke böyle sevgilim olsa,keşke şunla sevişsem, vb. gibi.(Sapıklık kısmı beni aşar başkan :) Sonra yanınıza kardeşiniz gelir.Ve diyolog o kardeşim naber.İyi abi ne olsun bende kız arkadaşımla buluşucam şeklinde ilerleyip gider.Bu 2 dakikalık diyoloğun ardından kardeşiniz biraz önce bacaklarına tekrar tekrar baktığınız ve kafanızda neler canlandırdığınız kızın yanına gider ve Aşkım nasılsın seni çok özledim der.İçinizde bi hassiktir len ne oluyo edası,kimsayal tepkilemeler,utanma duygusu,düşüncelerde karmaşıklıklar oluşmaya başlar.Artık o sexi olmayan,sevimli, bi kızdır.Çünkü kardeşinizin sevgilisidir.Sexi değildir derken yani sizin için.Ama aslında bu kız hala sexidir.Ve siz hariç o vapur iskelesinde ki erkeklerin çoğu hala o kıza bakıcaktır.Belki sizin içinde sexidir.Ama bacakların yada kalçaların çok güzel diyemezsiniz.Bunu içinizden bile söyleyemezsiniz.Bastırılmış duygular insan benliğinde saklanır.Aslında güzel olan ve bizi birer insan yapan şeyde bu.Sokayım Antropolojiye.Aslında bu konuşmayı bana yüksek lisans Antropoloji dersinde İnsanı diğer canlılardan ayıran fark nedir? diye soran hocama yapmam lazımdı.Ama işte insanım kahretsin.Şimdi söylüyorum hocam evet Maymundan,böcekten bizi ayıran şey böyle bişey işte.Bide orta parmak göstermek isterdim hocammmmmm.Ohhhh beeee
29 Ocak 2014 Çarşamba
KALABALIKTA KİŞİYE ÖZEL ANONS NASIL YAPILIR...
Amerikalı mühendis Kardeşimiz 26 yaşındaki Joe Pompei güzel bir cihaz yapmış, Bu cihaz normalde her yöne yayılan ses dalgalarını toplayıp tıpkı lazer ışını gibi tek bir dalga halinde yönlendirebiliyor ve böylelikle kalabalık içindeki belirli bir kişiye, başkası duymadan sesli mesaj gönderilebiliyor. Buluşun temelini ses dalgalarını çok yüksek frekanslara çıkaran bir aygıt oluşturmakta. Normalde kaynaktan çıktıktan sonra havada her yöne ilerleyen ses dalgaları bu aygıttan geçerek çok yüksek frekanslara çıkarak tıpkı bir ışık ışını gibi doğrusal yayılmaya başlıyor ve kaynağından insan kulağının duyamayacağı bir şekilde çıkan ses, havada kırıldıktan sonra hedef kişinin kulağına normal ses olarak yansıyor. ‘Audio Spotlight’ adı verilen müthiş buluşun ilk müşterisi, İngiliz havayolu şirketi British Airways olmuş.Üstelik Cihazın maliyeti öyle abzürt rakamlarda değil, Sadece ve sadece 62 bin sterline (yaklaşık 40 milyar liraya) malolmuşki ki biraz paranız varsa sizde tarz olsun diye eve bitane alabilirsiniz.Nede olsa işe yaramasada sırf tarz olsun diye birsürü gereksiz şeyler alan bi toplumuz :) Havaalanı ve gar gibi yerlerde sadece belirli kişileri ilgilendiren anons o kişilere yapılacak, öteki yolcular gereksiz yere rahatsız edilmeyecek.Geri kalan ise sizin hayal gücünüze kalmış.Mesala saat 3 te almanya uçağının 1 saat ertelendiği anonsu sadece o uçağa bilet alanlar tarafından duyulsa fenamı olurdu yani... :)
28 Ocak 2014 Salı
DÜNYA GENELİNDE OTEL ARAMAYA SON...
Evet şaka yapmıyorum Artık otel aramak için oraya gir buraya gir,ona buna sor,referans iste gibi dertler tarif oluyor.Daha doğrusu olmuş bile.Bu site dünyadaki bütün otelleri tek bir çatı altında toplayan muhteşem bir site.Olay çok basit ; gezmeye gitmek istediğiniz Ülkeyi,Şehri ve Gezmeye gideceğiniz tarihleri yazıp Ara tuşuna bastığınızda,seçtiğiniz yerden başlayarak oraya yakın bütün otelleri listeliyor sistem.Otellerin iletişim numaralarına,referanslarına,resimleri ulaşabiliyor eğer bir otel beğenirseniz ve kalmaya karar verirseniz kredi kartı ile rezervasyon yaptırabiliyorsunuz.Hatta aylar öncesinden odayı ucuza satın alabiliyorsunuz.Kendimden örnek veriyim mesala.Almanya gezimde Düsseldorf merkeze yakın otelleri arattırdım ve merkeze çok yakın bir otelin 6 kişilik odasında (Hostel) 1 yatak ve 1 dolabı,banyosu wc'si ve kalhvaltı dahil 10 gün için 141 euro'ya kiraladım.Üstelik booking.com dan yaptığınız rezervasyon çıktıları konsolosluklara yaptığınız vize başvurularında geçerli.Tabiki rezervasyon iptali'de yaptırabilirsiniz.Orası size kalmış.Sadece yurtdışı için değil Türkiye içi oteller içinde arama yapabilirsiniz.Yaz ayları yaklaşıyor hani ahali :) Haydi hayırlı geziler... www.booking.com
27 Ocak 2014 Pazartesi
DOĞA OLMADAN YAŞAMA HAKKIMI OLUR LENNNNN :(
Anayasamızında üzerinde yer alan ama çoğu kimsenin ne olduğunu bile bilmediği bi sözleşmenin üyesiyiz aslında.Evet evet Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi' inden bahsediyorum.Aslında bütün şart ve koşullarda sadece İnsan olduğumuz için sahip olduğumuz hakları anlatan bi sözleşme.Özünde çok güzel bi sözleşme.İncelemek isteyenler için aşağıda linkini paylaştım.Sözleşmenin 2.Maddesi Yaşama hakkını içermekte.Anlıycağınız nedeni ne olursa olsun hayatta kalmamız garanti altına alınmış.Mantık olarak güzel.Güzel de bir ülke hem bu sözleşmeye taraf olup ben ülke olarak insanlara yaşama hakkı veriyorum diyorsa ama 2 katlı apartmanlar yerinde 100 katlı gökdelenler yapıyorsa.Ağaçları kesip yollar yapıyorsa.Daha fazla insan; daha fazla su,elektrik,benzin tüketiyorsa iyide biz buna yaşamakmı diyoruz.Dünyanın A.koydunuz.Sadece benim ülkem değil.Başı Avrupa insan hakları sözleşmesini yazan ve üye olan ülkeler yaptı.Şimdi İnsaların yaşaması için gerekli %18 oksijen oranına doğru yaklaşıyoruz.Yağmur yağsın diye dualar ediyoruz.Toplu ulaşımı kullanmayıp arabalarımızla geziyoruz.Marketten plastik poşet alıp sokağa atıyoruz.1 adet sigara izmaritinin 1m3 sudaki oksijeni bitirdiğini bilmiyoruz ve sokaklara denize atıyoruz.He bide Yaşama Hakkı terör örgütü liderinin hapiste yaşaması için varsa.O zaman bizim ülkede yaşama hakkı var.Hemde benden kesilen vergilerle Lüx koşullarda hapis hayatı yaşıyorsan Ohhhh missssss.Ama yaşama hakkı demek Adam gibi yaşamak ise affedersiniz ama Dünyanın A.koyduk galiba.
Avrupa İnsan Hakları Söz. http://www.yargitay.gov.tr/abproje/belge/temelbelge/AIHS_Tr_A6format.pdf
Avrupa İnsan Hakları Söz. http://www.yargitay.gov.tr/abproje/belge/temelbelge/AIHS_Tr_A6format.pdf
PSİKOLOJİK ÇIKMAZLAR ÜZERİNE SAÇMALAMALAR...
Klasik bir Kadıköy gecesi,Almancı usülü alınmış içkilerimizi içerken hafiften ev arkadaşımın hause müzikleri ile Pes turnuvasının dibine vuruyoruz.Sanki bu akşam diğerlerinden biraz farklı bitecek gibi, yani yapılmaması gereken herşey yapılacak ve ben ertesi gün kalktığımda yine hassi..... diyerek uyanıcakmışım gibi.Keske tahmin ettiğiniz gibi Alkolün etkisiyle gece salak saçma insanlar aransa ve İphone'numuzu kaybetsek falan filan.Yok yok bu akşam daha farklı olucak galiba.Yani çok daha büyük şeyler olucak.Birden olayın oraya nasıl geldiğini bilmeden fikirlerine saygı gösterdiğim ama toplum tarafından sapık,salak,gerizekalı gibi ne kadar marjinal sıfat varsa hepsine haiz insanlarla felsefe yapıyoruz.Bir an inanamadım.Biz gece 2 de Taksimde herhangi bir kulüp'te değiliz ve evde ciddi ciddi felsefe üzerine tartışıyoruz.Dedim ya bu akşam daha büyük şeyler olucak. Baştırılmış duygular ve bunları bastırmak zorunda olup olmadığımız.Olmazsak sonuçları hakkında tartışıyoruz.Bizi insan yapan Yaratılış olarak diğer canlılardan ayıran beynimizin diğer canlılara göre çok daha değişik ve akıllı olması ise.Gökdelenler,Uzay gemileri vb şeyler yapabiliyorsak.Neden cinayetlere,Şiddete,Tacize vb. konulara çare bulamadık.İstemedikmi yoksa.Yada bunları sağlamak için aslında çok zeki olmak gerekmediğimiydi sorun.Belkide suçlu beynimiz.Din bizim mutlu bir şekilde yaşamamızı sağlayabilirmi.Yada neden sağlamadı.Sosyalizm neden çöktü? Ve işin aslı ben neden hep unutmak için içiyorum.İnsan bazen hocasına aşık oluyor.Evli diye susuyor.Bastırıyor duygularını.Bazen sınıfta birine dalmak istiyor.Bastırıyor duygularını.Yolda gördüğüm çok seksi bi bayana ;Çok affedersiniz ama çok seksi olmuşsunuz dediğimde neden gerizekalı oluyorum.Benim gibi düşünen milyonlarca erkeğin düşündüklerini dile getirdiğim içinmi.Bu akşam serbestiz mesala. :) Evet gülüyorum çünkü burada anlatılanlar ve duyduklarım benim için bi milat.Ama insanları tanıyorsam.Peygamberimize kızmayalım bence.Bende olsam o elmadan yerdim aga :)
20 Ocak 2014 Pazartesi
THE MATRİX (Senin Gibisi Yapılmadı)
Teknolojinin çok ilerlediği yıllarda insanoğlu birbiri ile didişmeyi bırakarak bilim ve teknolojiye gereken önemi verir ve insanlık için hizmet eden robotlar yapmaya başlarsa ne güzel olur değilmi.Hele hele bu robotlar insanlar gibi akıl sahibi olsalar ve bizim yerimize düşünseler dahada güzel olurdu.Markete gitse bana sucuk ve yumurta alıp yapsa,çayı demlese hatta evde şeker bitti diye markete gidip şeker alıp gelse süper olmazmı yani.Hayali bile güzel ama herşeyin bu kadar basit olmayacağı açık.İnsanlar gibi beyinlere sahip olan ve düşünebilen robotlar bizim fikirlerimizi sorgulamaya başlarsa ne olucak.Sabah kalkıyorum robot almış kumandayı bide kendine kahve yapmış TV izliyor.Bide bana diyorki kahve bitmiş markete gidip alsana.Yok artık daha neler.Ama eğer yapay zeka kontrol altına alınmazsa sonuç pekte farklı olmıycak gibi.Bu konu üzerine bilim kurgu filimleri yapıldı ama The Matrix gibisi yapılmadı.Robotlar İnsanoğlu ile girdiği savaşı kazanıp onları enerji kaynağı olarak hücrelerde tarlalar halinde yetiştirip pil olarak kullanırsa.Vücut yapılarını korumaları için sensörlerle sinirlerini uyarsa ve en ilginç kısmı Dünyanın kopyası olan bi yazılımla aslında yaşamadığımız bi dünya yazılımında yaşasak nasıl olurdu.Neyse daha fazla söze gerek yok.İzlemeyen varsa en az 3 kere izlesin.Ben 3 kere izleyince anladım o yüzden :) Ama 1 kerede pek bişey anlamıycağınız kesin.Ya gerçekten uyuyorsak....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)