28 Aralık 2013 Cumartesi

GERONİMO, Gokhlayeh (Esneyen adam)

Dün sabah işe giderken Yasemin MORİ adlı rock müzik sanatçımızın albümünü dinledim.Geronimo isimli şarkı dikkatimi çekti ve içimden dedimki ''Kim lan bu uğruna şarkı yapılan şahsı muhterem?'' Tabiki internet sağolsun hemen araştırdım ve sizlerlede paylaşmak istiyorum.
 Günümüzde yeni Meksika olarak adlandırılan bölgede doğan Geronimo,bir  Apache yerlisiydi.Meksikalı askerler ona Geronimo, İspanyollar ise "Jerome" derlerdi. İsmi bu nedenle, sonradan Geronimo olarak bilinecekti.
Geronimo Amerikan hükümetine karşı savaşan son liderlerden biriydi. Apacheler arasında ise son savaşçıydı. O sıralar Amerikalı yerleşimcilerin yanı sıra İspanyollarda bu bölgeye akın etmeye başlamıştı. Geronimo’nun hayatındaki en kötü anı da bu dönemde gerçekleşti.1858 yılında bir gün eve döndüğünde, eşi, annesi ve 3 çocuğunu İspanyollar tarafından öldürülmüş olarak buldu.
Anlatılanlara göre Geronimo, beyaz olan herkese karşı nefret duymuş ve elinden geldiği kadar beyaz öldürmeye çalışmıştı. Onun bu intikam ateşi Apacheler arasında bir üne sahip olmasını sağlamıştı.Geronimo, aslında bir şef değildi; ama bir şamandı (şaman: tıp adamı,şifacı,büyücü) ve bu yönü diğer özellikleri ile de birleşmiş, sonuçta ruhsal ve entelektüel bir lider olmasını sağlamıştı.
Apache şeflerinin hepsi, onun görüşlerine ve gücüne saygı duydu. 1870’de rezervasyon bölgesine (San Carlos) yerleştirilen Geronimo, buradan kaçmaya çalışacak; fakat tutuklanıp bölgeye geri gönderilecekti. Üç kez daha kaçmayı deneyen Geronimo, dördüncü kaçışında başarılı oldu ve yakalanamayınca, 500 izci ve 3000 Meksikalı asker onun peşine düştü. İzciler sonunda onu buldu ve rezervasyon bölgesine geri götürüldü. Ancak özgür ruhlu Geronimo bir yıl sonra 35 savaşçı, 109 kadın, cocuk ve gençle bu bölgeden de kaçmayı başardı. 1885’teki bu kaçışından 1894’ yılına kadar Geronimo bulunamadı.
Bir keresinde 24 adamı ile 5000 süvariden kaçan Geronimo Dumanlı Dağlar’a sığınmış ve dağları didik, didik arayan süvariler ilginçtir ki Geronimo’nun izine bile rastlayamamıştı. Geronimo’yu yakalayamayan süvariler köylere saldırıp kadın ve çocukları öldürmeye başlamışlardı. Bunu duyan Geronimo sonunda dayanamadı ve halkına zarar gelmemesi için teslim oldu ve Oklahoma’daki Fort Sill’e yerleştirildi. Geronimo teslim olduğunda yanında en son 16 savaşçı 12 kadın ve 6 çocuk kalmıştı. Lawton’daki okul müdürü S.M. Barrett’a yerli bir çevirmen aracılığı ile hayatını kaydettirdi.
Geronimo bir savaş suçlusu olduğundan müdür Barrett, dönemin başkanı Theodore Roosevelt’e varıncaya dek, her makama yazarak “Sürgündeki Kızılderili’nin sözlerini kaydetmek için izin istemişti. Geronimo anılarını anlatmaya Apache’lerin yer yüzüne geliş hikâyesinden başlamıştı. İlk söyleşinin sonuna gelip, Barrett bir soru sorduğunda alacağı cevap şu oluyordu, “Ne söylüyorsam onu yaz.” Ölümünden önce son günlerini geçirmek için Arizona’daki evine dönmek istemiş ancak izin verilmemişti. Ve 1909 yılında bir savaş mahkumu olarak Oklahoma’da öldü. Kimilerine göre Geronimo işkence yapılarak öldürülmüştü. Öldükten sonra Geronimo rezervasyon bölgesinin arka tarafına gömülmüştü. Fakat -ilginçtir ki- ertesi gün Geronimo gömüldüğü yerde değildi.
Geronimo'nun sembolik mezarı Fort Sill – Oklahoma bölgesindedir. Apaçilere göre Geronimo kutsal topraklar olan dumanlı dağlardadır.

Kaynakça

 Geronimo, Stephen Melvil Barrett, and Frederick W. Turner. ISBN 978-0-452-01155-7

Yasemin Mori; Geronimo şarkısı için :   http://www.youtube.com/watch?v=aOkVOQRwN-U

SANAT NE İÇİNDİR...

Sol tarafta görmüş olduğunuz resim Max SLEVOGT'a ait ve Stiftung Museum Kunstpalast'ta (Düsseldorf,Germany) sergilenen bir tablo.Aslında tabloyu ilk gördüğümde her zamanki gibi yine bir çıplak kadın tablosu dedim.Almanca bir dergide vardı ve almanca okumamı geliştirmeye çalışıyordum.Tabiki bütün hevesim kaçtı.İlla bi kadın poposu resmi yapıcaksan Max abimiz o kadın bu kadın olmamalıydı hani  :).Bu sanatsa ben neyim dedim içimden.Bi insan daha doğrusu bir erkek hangi psikoloji ile böyle bi resim yapar.Kadın neden böyle bir poz verir hep düşündüm.Acaba ressam sapıkmı,ağır yönelmelerimi var, yada resimdeki kadın zengin ve kendi poposunun resminimi yaptırmak istemiş,evde sürekli çıplak kadınlarmı geziyor gibi şeyler düşündüm,aslında daha fazlasınıda düşündüm ama düşünce özgürlüğü olmadığı için ben en iyisimi bunları yazmıyım :).Sonra resmin yapıldığı 1905 yılının 1889 doğumlu A.Hitler'in çocukluk yıllarına denk geliyor olması acabamı dedim yine.Yok olmaz yani olmazdı...Sanırım ben sanattan anlamıyorum.Yada sanat böyle bişey işte;yani bi dağ resmi görsem dağ derdim ve düşünmezdim.Ama çirkin bir popo resmi beni nerelere götürdü baksanızya. :) Kaybedenler Klübü filminde'de dendiği gibi acaba sanatta Sex içinmidir.Yada ucu Sex'e dokunmayan bişey varmıdır?

14 Mayıs 2013 Salı

Biraz Daha Yaşaşaydın Keşke...Nicola TESLA

Şimdi bazılarınız kim len bu Nicola TESLA diyceksiniz.Bazılarınızda aha da şu elektrikle ilgili deneyler yapan adam değilmi bu diyceksiniz.Ama kimse bu kişi hakkında gerçek bilgiye sahip değil.Elinde tuttuğu lambayı kablo kullanmadan yakmayı başaran TESLA'yı anlayabilseydik bu gün Kablosuz elektrikle çalışan cihazlar kullanabilirdik.TESLA sayesinde düşük güçteki elektrik sinyallerini yüksek frekanslarda kablosuz olarak göndermeyi öğrendik.Bu teknoloji ile yapılmış Telsiz,Radar,Kablosuz Modem ve aklınıza gelebilecek (Mesala Cep Telefonu) birsürü cihazı kullanıyoruz.Peki neden Cep telefonlarımızı şarj etmek için prize takıyoruz yada evimizdeki lambaları yakmak için kablo ile elektrik aktarıyoruz.Bakın TESLA abimiz ne demiş :"Frekans yüksek olduğu müddetçe yüksek voltajlardaki alternatif akımlar derinin yüzeyinde, herhangi bir yaralanmaya neden olmadan salınırlar. Ama bu amatörlerin becerebileceği bir şey değildir. Sinir dokularına nüfuz edebilecek miliamperler öldürücü bir etki yaratabilir ama derinin üzerindeki amperler kısa süreler için zarar vermez. Derinin altına sızabilecek düşük akımlarsa, ister alternatif ister doğru akım olsunlar, ölüme yol açabilir.” Teknik olarak  Alternatif akım içerisine gizlenmiş bilgi sinyalleri modüle ve demodüle yöntemleri ile çok uzaklara gönderebiliyoruz.Fakat henüz Yüksek voltajları aktaramıyoruz.O yüzden ah be TESLA abicim bi 5 yıl daha yaşasaydın ne güzel olurdu :) İphone şarj aleti cebimizde dolaşmak zorunda kalmazdık.

31 Mart 2013 Pazar

25.KARE ve SÜBLİMİNAL MESAJ


  Bayadır bişeyler yazmıyodum.Pek bişeylerde yapmadım aslında,rakı içtim,dinlendim,gezdim tozdum.Biraz kafa kurcalayan benimde merak ettiğim bi yazı yazıyım dedim.Bir video da 1 sn de 24 kare(resim) arka arkaya gösterilir.Yani video demek farklı 24 tane resme 1 sn bakma işlemi oluyor.Bazı tekniklerle bu 24 resim  25 resme çıkarılabiliyor.Fakat o kare boş bir resim olsa bile insan gözü ile bu algılanamıyor,aslında o kareyi yani resmi görüyoruz ama 1sn nin 25/1 zaman kadar ekranda kaldığı için  algılayamıyoruz.Fakat beynimiz yine her zaman ki gibi bunu algılıyor. 
         1950 yılında ilk kez 25. kare üzerine çalışan James Vicary adlı bilim adamı bu konu ile ilgili ilk deneyini geçekleştirdi. Deney de ki filmde 25. fotoğraflarda kola iç mısır ye yazıyordu yazılar o kadar dar bir zaman diliminde geçiyordu ki gözle algılamak imkansızdı. Vicary bu deney sonunda kola satışlarının %18 mısır satışlarının %57 arttığını gördü. 

Subliminal mesaj olayına gelince: Bu filmlerin içinde geçen herhangi bir zaman diliminde veya dergideki bir resimde hiç dikkatinizi çekmiycek ve sisli,buğulu veya ters bir şekilde bir mesaj yayınlama olayına Sübliminal msj deniyor.Gözlerimiz bunu algılayamasada bilinç altımızda bi yerlerde kalıyor bu mesaj.
Bunu fırsat bilen büyük markalar 25. kare ve subliminal mesajı birletirip satışlarının dan büyük kar elde etmiştir. Bu yöntemi bir çok büyük firma kullanmıştır.  
        Tabi 25. kare her zaman reklam amaçlı kullanılmamıştır bazen kendi kültürlerini ve yaşam tarzlarını(özellikle Amerika) yerleştirmek için kullanmışlardır.
        Bu yöntem başta Rusya olmak üzere bir çok ülke de yasaklanmıştır. Çünkü özellikle çocuklar için çok büyük bir tehlike haline gelmiştir.