İnsan kitap okurken,yemek yaparken veya birşeyler le ilgilenirken arka fondan ruhumuzu okşıyıp,rahatlatacak müzikler dinlemek istiyor.İşte böyle bir anda sizlere muhteşem bir tavsiyem var.İlk dinlediğimde işte budur dediğim şarkılarıyla beni başka alemlere götürdüler.Gürültü patırtı ve gereksiz enstrümanlar yok.Yüksek ses yok.Sıcak bir kahve bir kitap ve Private lawns şarkılarıyla Stone kardeşler.Yanlız dikkat edin alışkanlık yapabilir.He unutmadan wc'de dinleyen arkadaşlara tavsiyem o rahatlama şarkıdan değil :)
10 Aralık 2011 Cumartesi
17 Kasım 2011 Perşembe
Panorama 1453 Fetih Müzesi
Osmalının Fatih komutasında İstanbulu fethiyle ilgili yarım yamalak birçok şey biliriz.Ama bu sefer kaçmak yok.Tüylerinizi diken diken edicek bir müzede tarihe yolculuk yapmaya ne dersiniz.Panorama 1453 müzesi İstanbulun fethini sanki savaşa katılmış izlenimi vererek anlatıyor bizlere.Şahi topları,taş gülleler 4 aşamalı bizans surları vb. müzede görmeniz mümkün.Tek yapmanız gereken Kabataş-Aksaray tramvay hattına binip Topkapı istasyonunda inmeniz.Zaten istasyonun yanında Panoroma 1453 müzesi diye yazıyor.Müze ise istanyonun hemen yanında.Giriş ücretleri Öğr.-3 Tam-5 TL.Bir Türk olarak tüylerinizin diken diken olacağından eminim.Bazılarınız gözyaşları bile tutamıycak.He bu arada hatıra paranızı almayıda unutmayın :)
9 Kasım 2011 Çarşamba
SAYGIYLA ANIYORUZ......FİFA 99
O çıktığında bilgisayar oyunlarıyla ilgilenen herkes,hele hele futbol oyunlarına merakı da varsa uykusuz gecelerin geleceğini anlamıştı.Nitekim oldu da.Halen aklımda, amokachi diye bi adam vardı beşiktaş ta.Deli gibi koşardı sağa sola.Enfes goller atardı.Bu yazıyı yazdığım yılda tam 12 sene geçti fifa99'un üzerinden,ama o günkü teknoloji ile kıyaslandığında hayal gücümüzün bile alamadığı bir oyundu.Bazen muhabbet oyundan açıldığında çoğu kişi Fifa99'un spor oyunlarının atası olduğunu söylüyor.Hak veriyorum da onlara.Bu yazıyı yazarken bilgisayarıma Fifa 99 yükledim ve birazdan amokachi yi alıp deli gibi koşmaya başlıycam.Seni saygıyla anıyorum Fifa 99 bize yıllar önce tattırdığın o heyecanlı dakikalar ve uykusuz geceler için.He birde o inanılmaz müziğin hala kulaklarımda :)
7 Kasım 2011 Pazartesi
MUTLAKA GEZİN ( PRENS ADALARI )
İstanbul da insan bazen o kadar bunalıyor ki; gözümü açıp kapasam, böyle deniz kenarında ağaçların altında,araba sesi olmayan biyerde olsam,dağ bayır gezsem dolaşsam,akşamda güzel bi restourant'ta balık yesem olmaz mı diyordum hep.İstanbuldaki insanların aslında dibinde olan ama çoğu kişinin gidip göremediği adaları gezdikten sonra,artık gözümü açıp kapamak yerine kadıköy den vapura binip adalara gidiyorum.Yanınıza sadece fotoğraf makinanızı almanız yeterli.Çünkü adaların hepsinde bütün ihtiyaçlarınızı karşılıycak her türlü imkan mevcut.Hatta Büyükada Kadıköyü aratmıyor.Kadıköyden 3 er saat aralıklarla kalkan adalar vapuru sırası ile Kınalıada-Burgazada-Heybeliada-Büyükadaya uğruyor.Aynı sıraylada dönüyor.Bostancıdan ise adalara 30dk bir motorlar mevcut.Çift akbil basılıyor.Ülkemize gelen turistlerin hepsinin gelip gezdiği adalara bu kadar yakınken bence herkes gezmeli.Ama dikkat edin,alışkanlık yapıyor :)
5 Kasım 2011 Cumartesi
D-SLR MAKİNELER
Son zamanlarda insanlar o eski ponky monky makinalardan kurtularak yarı profesyonel makinalar almaya başladılar.Sorun şu ki makinayı alanların %70'i aldıkları D-SLR fotoğraf makinasının özelliklerine bakmadan Automatic modda taş toprak çekip duruyor.Aslında alacağınız bir haftalık fotoğrafçılık eğitimi ile harikalar yaratabilirsiniz.Orta seviye makinaların özellikleri birbirine yakın.Nikon ve Canon'mu ayrımı yapmadan ve sorusunu sormadan 2 makineyide elinize alın.Hangisini beğenirseniz onu satın alın.
Şimdi gelelim resim çekmeye.Makinemiz P modunda bütün ayarları kendi yaparak güzel resimler çekmenizi sağlayabilir.Ama M (manuel) modda harikalar yaratmak size kalmış.Bu'nun için bilmeniz gereken 3 şey var.Obdülatör ayarı,Diyafram ayarı ve İSO değeri.Bunları burda anlatmam zor.Ama internette ufak bir araştırma yaparak öğrenebilirsiniz.Fakat çok ucuz bir fiyata 1 veya 2 haftalık fotoğrafçılık kursuna giderek görsel ve uygulamalı eğitim alabilirsiniz.Üstelik bu gibi kurslarda temel Photoshop eğitimi verildiğinden ufak tefek rutuş işlerinide yapabilirsiniz.Tavsiyem orta sınıf için Nikon d90 veya Canon 50d Bu arada resimlerinizi bekliyorum :)
Şimdi gelelim resim çekmeye.Makinemiz P modunda bütün ayarları kendi yaparak güzel resimler çekmenizi sağlayabilir.Ama M (manuel) modda harikalar yaratmak size kalmış.Bu'nun için bilmeniz gereken 3 şey var.Obdülatör ayarı,Diyafram ayarı ve İSO değeri.Bunları burda anlatmam zor.Ama internette ufak bir araştırma yaparak öğrenebilirsiniz.Fakat çok ucuz bir fiyata 1 veya 2 haftalık fotoğrafçılık kursuna giderek görsel ve uygulamalı eğitim alabilirsiniz.Üstelik bu gibi kurslarda temel Photoshop eğitimi verildiğinden ufak tefek rutuş işlerinide yapabilirsiniz.Tavsiyem orta sınıf için Nikon d90 veya Canon 50d Bu arada resimlerinizi bekliyorum :)
4 Kasım 2011 Cuma
YERLİ MALI YURDUN MALI HERKES PARDUS KULLANMALI
Bilgisayarı olan herkes Windows'un bir işletim sistemi olduğunu bilir.Haliyle bütün bilgisayarlarda olduğunu hatta yeni bilgisayar alan herkese yanında Windows verildiğini de bilir.Peki bizim Türk malı bir işletim sistemimiz olsa harika olmazmıydı.Hemde inanılmaz olurdu.Birçok gönüllünün katkılarıyla TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde geliştirilen özgür işletim sistemi Pardus, Windows işletim sistemini aratmayacak arayüzü ve uygulamaları ile harikalar yaratıyor,üstelik bedava ve gitgide yayılıyor.Bence hayatında farklılık isteyenler olaya bilgisayarlarından başlayarak Pardus'u deneyebilirler.Pardus işletim sisteminde virüs bulaşma olasılığı neredeyse sıfır.Pardus'un sitesinden işletim sistemi ile ilgili bilgilere ulaşabilir ve bedava olarak indirebilirsiniz.Başta biraz farklı gelse de virüs bulaşma ihtimalinin olmaması ve yerli malı olması,kullanırken huzurlu olmanızı sağlıyor.Hadi parduslanalım. http://www.pardus.org.tr
2 Kasım 2011 Çarşamba
ETİK
Nedir bu etik bilen var mı?Platon'dan Aristoteles'e Kant'tan Nietzsche'eye kadar bütün filozoflar kendilerince açıklamışlar etik'i.Genel manada iyiyi istemek ve doğruyu bulmak ve yapmak demek.Ama bu doğru kime göre ve kimin için gibi sorularda sormak mümkün.Şöyle anlatıyım.Bize birşeyi doğru yapmamız gerektiğini söylemeye çalışan bazı şeyler vardır.Kimi zaman din,bazen hukuk,bazende toplumdan dışlanma korkusu.Mesala elimizdeki boş pet şişesini sokak ortasına atmamamızı sağlayan veya yardıma ihtiyacı olanlara yardım etmemizi sağlayan duygu nedir?Bence etik bu işte.Bazılarımız dinen sevap diye yardım eder insanlara.Bazılarımız suç diye pet şişeyi sokağa atmaz.Bazılarımız millet ne der korkusundan yapmaz.Ama Etik insan bir dine inanmasa veya hukuk kuralı olmasa bile 'Ben bir insanım ve bu güzel birşey değil,doğru değil' diyerek yapmaz kötü şeyleri.Veya iyi olanları yapar.Bu insanın vicdanıyla kalbiyle karar verdiği bişey sanırım.O yüzden bişey yaparken lütfen ön yargılardan uzak,dini açıdan düşünmeden kalbimizle,vicdanımızla kendimize soralım.Acaba doğru olanı yapıyormuyum ve iyi olanı istiyormuyum diye.
23 Ekim 2011 Pazar
ANTİK YUNAN (DOĞRUDAN DEMOKRASİ)
Hemen hemen hepimizin aklına antik yunan denince, mitolojik tanrılar ve hikayeler gelir.Yada hayatı sorgulamamızı sağlayan ,belkide insan olduğumuzu bize anlatan filozoflar gelir.Peki size bundan yaklaşık 2500 yıl önce antik yunan kentinde doğrudan demokrasi uygulandığını ve yurttaş statüsü kazanmış herkezin ülke yönetimine bizzat katıldığını söylesem ilginizi çekermiydi.Oy kullanma hakkına sahip ve halk meclisini oluşturan 40.000 yurttaşın çekiliş ile devlet başkanı olduklarını söylesem.Gerçekten muhteşem bir düzen kurmuşlar.Detaylı bilgileri Prof.Dr.Oktay UYGUN'un demokrasi kitabında bulabilirsiniz.Tüylerim diken diken olmadı değil.Şiddetle tavsiye ederim, belki ülke olarak doğrudan demokrasiyi uygulayamasakta belki hepimiz ailelerimizde bunu uygularız.Ne dersiniz.
TARZMIYIZZZZ...TARZIZ TABİKİDE
Son zamanlarda dikkatimi çeken bir olay var paylaşmak istiyorum sizlerle.Eskiden taksim civarında,asmalımescit'te veya hayatı ve kadınları öğrendiğimiz kadıköy sokaklarında değişik tarzda insanlar görürdüm.Yurt dışından geldikleri kabak gibi belli olan bu insanlar topluluğun içinde kıyafetleri ile ilgi çekmeyi başarıyordu.Ama son yıllarda AVM kültürünün yaygınlaşması ile ülkemizdede aradığımız marka ve tarzda kıyafetler bulmak mümkün oldu.Ve dün akşam taksimde üniversiteli arkadaşlarla takılırken dikkatimi çekti gençlik modayı yakından hatta baya bi yakından takip ediyor.Olayı kapmışız anlaşılan.Bu tarzın öncülerinden olan Zara hemen hemen her avm de veya şehir merkezlerinde var.Bi ziyaret edin derim.Mesala koyu yeşil bir pantolonun paçalarını daraltıp giyseniz üstünüze salaş bi tişört ve babanızın 70 lerden kalma ceketini giyseniz.Bütün gözler sizde olmazmıydı.Yada bayanlar için beyaz desenli bir tayt topuklu ayakkabı ve tarz bir ceket.Şöyle sizi gören erkekler bi hatuna bak abi deseler. :) nasıl olurdu.Çok fena olurdu bence çokkkkkkkkkkkkk :) http://www.zara.com/
9 Ekim 2011 Pazar
AHHHHH ROMA AHHHHH
Roma hayal kırıklıklarının başkenti.Nedenmi? Hayatımda gezmediğim ülke kalmadı belkide, peki tüğlerimin diken diken olduğu kaç tane yere gittin diye sorsanız? 1 numara Roma 2 numara Atinaydı sanırım.Nedenmi; Roma işte Ne diyimki anlatılmaz yaşanır.Mimarisi,O otantik kiliseler bazilikalar sokakta gezen turistler bile farklı,Sanki papa çıkıp kardeşim ateşin varmı diye sorucakmış gibi biyer aslında.Nedenmi Atina oda anlatılmaz yaşanır.Sokratesin öldüğü yeri görmek,Antik yunan şehirlerini gezmek,Felsefenin başladığı yerleri gezmek,dünyada doğrudan demokrasinin uygulandığı o müthiş yapıları incelemek süper bi keyif.Papanın insanlara seslenişini dinlemek ayrıca insanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor.Resimdeki yer ise collesium yani eski romada savaş simülasyonlarının yapıldığı yer.Giriş 10 euro olsada mutlaka gezmelisiniz.Roma ve Atina arasında seçim yapmam gerekirse Yunan kızları daha güzel :)
8 Ekim 2011 Cumartesi
KOMŞUNUN DEĞİL BİZİM FIRINIMIZ
Sıcak bir çayın yanında sıcacık bir simit veya muhteşem ev kurabiyeleri veya tatlılar.Buna kim hayır diyebilirki.Ve itiraf ediyim hayatımda yediğim en güzel kurabiyelerse bunlar,yediğiniz zaman ağzınızda müthiş bir tat bırakıyorlarsa ne denilebilirki.Komşufırından bahsediyorum tabikide son zamanlarda kahvenin yanında veya çayın yanında servis yapan cafelerin artmasıyla birçok seçeneğimiz oldu.Ama tüm bunların arasında sıcacık ortamı ve müthiş kurabiyeleriyle diğerlerinden ayrılıyor komşufırın.Eeeee bu kadar mettettikten sonra hala evdemisiniz.Deneyin gerçekten pişman kalmıycaksınız.Veya misafirliğe giderken biraz kurabiye alıp giderseniz eminim farkınız belli olucaktır.Hadi afiyet olsunnnnn.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)