11 Ekim 2017 Çarşamba

MERHABA BEN MARS KEŞİF ARACI ALPTÜRK1.7.0.1. MARSTAN SAÇMALIYORUM.

Herkese merhabalar adım Alptürk1.7.0.1. ve  yaklaşık 2.5 yıldır marstayım.Her ne kadar robot olarak bir yapay zeka yazılımına sahip olsamda,su aramaktan ve toprak eşelemekten,başka bir işim yok he bide yalnızlıktan canım çok sıkıldı :-). Sağ tarafta 3,Sol tarafta 3 olmak üzere toplam 6 adet elektrik motoru ve tank palet sistemi ile ilerliyorum.Robotik teknolojide üst sevilerde kullanılan titreşim ,ivme ,dgps ,lazer ,mesafe gibi 100 lerce sensöre sahibim.Aramızda kalsın aslında bazılarının ne işe yaradığını ben bile bilmiyorum.Temel olarak Mars yüzeyi sıcak olduğundan solar paneller ile elektrik enerjisi üretip bunlar ile akülerimi dolduruyorum ve ilerliyorum.Normal olarak gördüklerimin dışında bir olay veya nesne ile karşılaştığımda resimlerini çekiyorum.Bunları tarayıp içlerinden önemli olanları dünyaya gönderiyorum.Olağan dışı bir parça ile karşılaştığımda ise numune alıp,bunları analiz edip sonuçlarını yine dünyaya gönderiyorum.Bu parça alma olayı bazen çok sıkıcı olsada ekmek parası işte :). Aslında burada yalnızım dedim ama geçen gün ABD hükümetinin keşif aracı olan CURIOSITY ile karşılaştım.Biraz muhabbet ettik.Darbeli matkabının darbe üreticisi arızalı imiş benden yardım istedi.Etmedim tabiki :).Kanım pek ısınmadı açıkçası,biraz eski ve yapay zeka yazılımı çok sıkıcı.Keşke benimde bir arkadaşım olsa arada dolaşsak,bataryalarımız tükenene kadar koşsak :) ve şarkı söylesek. Aslında aradığım şeyin ne olduğunu biliyorum.Ben insanlar dünyanın anasını ağlatırken acaba marsta yeni bir yaşam kurup, koloniler oluşturabilirler mi ,tarım yapabilirler mi gibi konuları araştırıp veriler toplayan ve işim bittiğinde bir müzeye konulacak bir robotum.Adımı yazında belki bir müzede görürseniz Aovvvv ben bunu tanıyorum iyi robottu dersiniz :) Size bişey söyliyim mi: İnsan ırkı her zaman daha iyisini üretmek,geliştirmek,daha fazlasına sahip olmak istediği sürece değil mars başka bi yörüngedeki gezegene de gitse anasını beller.O yüzden bence robot falan yapıp buraya göndermeyin.Yeryüzündeki kaynakların kaç milyar insana yeteceğini hesaplayıp.Bunu ülkelere bölün ve üremeyi sınırlayın.Yenilenebilir olmayan bütün enerji kaynaklarını kapatın.Başta aşırı kullanılan antibiyotik olmak üzere ilaç üretimi ve tüketimini sınırlayın.Doğal afetlere dayanıklı yerler inşa edin. Eğer yapmaz ve  bu hızla devam ederseniz yaklaşık 100 yıl sonra dünya gezegeninde yaşam olmayacak.Peki diyelimki siz Marsa yerleştiğiniz.O zaman bütün sorunların biteceğinimi sanıyorsunuz? Marsa geldiğinizde  savaş bitmeyecek.Asıl savaş o zaman başlayacak ... Saygılarımla ALPTÜRK 1.7.0.1.

12 Eylül 2017 Salı

NEDEN YAŞIYORUZ ? YİNE YENİ SAÇMALAMALAR :)

Bu soldaki varya,inek olan işte, onu aslında koymadan önce çok düşündüm.Sonra bu inekte karar verdim.Aslında bu Van GOGH'un ineği; yani senden benden pahalı ama mevzu başka.Emniyet kemerlerini beyninize taktınızmı,saçmalamaya başlıyorum :).Evet bu dünyaya geliyoruz.Aslında hiç birşey bilmeyen yaratılış olarak bazı içgüdüsel refleksleri olan bir canlı olarak.Sonra   gözlemliyoruz,duyuyoruz,kokluyoruz,tadına bakıyoruz ve algıladığımız şeylere koyulan isimleri,adları toplumdan öğreniyoruz.İngilizlerin aynı tada sugar derken bizim şeker dememiz gibi birşey bu.Çevremizin bize öğrettiği şeylere inanıp ilk önce algı,sonrada yargı sahibi oluyoruz.Ve işin komik kısmı onu mutlak doğru kabul ediyoruz.Sonra üreme psikolojisi, çoluk çocuk, tabi onların olması için sevme gibi işlevler vede evlenme lazım falan.Neyse ya ben ölmekten korkmaya başladımda tüm bu saçmalamalar bundan.Aslında ölmekten değil.Boş boş ölmekten korkuyorum.Bu resimdeki inek ölmüş mesala dünyaya fikir olarak bişey katmadan.Bu inekle yaşayan insanlarda ölmüşler.Peki onlar, onlarda yok ortada.Egolar,para hırsı,iktidar hırsı falan derken siktirolup gidiyoruz lan burdan.Bi enstrüman çalamadan,Onu birilerine öğretmeden,Bişey yaratmadan,bir fikir ortaya atmadan ölüyoruz.Tabiki 3-5 tane insan var ama zaten onlar bu yazıyı okumaz :).İlk önce kitap yazıyım dedim.Sonra bir müzik albümü çıkartıyım.Taştan bi heykel yapıp gömiyim dedim.Ama sonra saçma geldi bunlar.Mutlu etmezlerdi beni.Peki o zaman ne için yaşıyorumki.Yemek yemek ve sıçmak dışında.Başkalarının söylediği şarkıları dinleyip,İcatları kullanıp,Kıyafetleri giyip yaşayarak kim olabilirim.Sonra uzun uzun düşündüm.Bu devirde bir fikri yerine getirmek için ( her fikir için değişken miktarda) para lazım.Bunu biriktirmem ve eğer batırırsam da üzerine bir soğuk su veya bira içmem lazım.Sonra yaratmam lazım.Tabiki işte bu başarılı olma veya olamama dönemi  süresince yaşayacaklarım ve tecrübe.Muhteşem bi duygu olsa gerek.Bu duygu bana yeter.En azından neden başarılı veya başarısız olduğumu biliyorum.Çünkü denedim diyebilirim.Bunu birilerine anlatabilirim.Mesala bir kitap.Ama adımlar önemli.1-Para biriktirmek lazım 2- Para biriktirme sürecinde fikirler üretmem lazım  3-Fikir var ve bunu yerine getiricek kadar paranız varsa 3.adım yaratmak olmalı 4-Denemek ve denemek, batmak veya başarılı olmak 5-Tecrübelerini paylaşmak  haydi ama konu ne olursa olsun.Denemek demek bu hayattaki bizi biz yapan tek şey değilmi. Kendi bira fabrikanızı açmaya çalışmak.Bir robot yapmak,yada dünyanın en güzel şarkısını yapmak.Eğer amacınız para kazanmak ve bu para ile yaratıcının koyduğu ihtiyaçları karşılamaksa işte o zaman şu resimdeki inekten bi farkımız yok.Onun bizden değerli olduğunu yine hatırlatıyımda.Mesala sizin resminz 10 milyon euro etmez mesala.Ben mi nerdeyim? Para biriktiriyorum.33 yaşındayım.Hatırı sayılır param var.Ama fikirlerim biraz pahalı.Biraz daha zaman var yani.Ya olucak yada tecrübelerimle beraber ama denemiş birisi olarak siktir olup gidicem öbür dünyaya.Alasmaladık.

25 Temmuz 2017 Salı

YAPAY ZEKA (Artificial Intelligence) ÜZERİNE SAÇMALAMALAR :)

Son zamanlarda kafası biraz kaçık Amerikalı bi abimiz olan Elon MUSK'ında dediği gibi (Kendisi Tesla motor ve SpaceX'in kurucusu) yapay zeka sonumuzu getirecek mi  sizce.Yada ne biliyim herşeyin sonu gibi buda sex için bişey mi:)Haha kim takar yapay zekayı diyenler vardır mutlaka.Aslında bende onlardanım ama yapay zekanın de demek olduğunu bilmedende ölmeyelim a.k. ya :)

Kafalar karışmasın diye basit ve anlaşılır bir dil kullanmaya çalışıcam.Aslında asıl sorun zekanın ne demek olduğunu anlamakta bence.Aslının ne olduğunu bilmeden nasıl yapayını yapıcaz ki.Zeka dediğin nedir be gülüm he.Zeka "insanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümü" dür diyor google amcamız.Kulaklarımız,gözlerimiz parmaklarımız gibi bizim duyu organı dediğimiz aslında robotik dilinde sensör olan araçlarla algılayıp gözlemlediğimiz bilgileri.Kendi edindiğimiz bilgilere istinaden sahip olduğumuz bilinç dahilinde değerlendirip,karar verme işlemine zeka diyelim.Buradaki zeka kavramı değişkendir.Çünkü eğitime,kültüre,iklime vb şartlara göre değişiklik gösterebilir.Aksi takdirde yeryüzündeki bütün insanların zekası eşit olurdu.Evrim sayesinde insan sahip olduğu organlarını binlerce yıldada olsa geliştirebilir.Evet robotlar sensörsel olarak bizden kat ve kat daha fazla özelliklere sahip ve çok daha hızlı gelişiyorlar.Mesala insan el ele tutuşup veri aktaramazken dünyanın öbür ucundan bir makina sayesinde size ulaşabiliyorum.Ben parmağımı sokup topraktaki nemi ölçemezken 1 dolara alınan bir sensör ile bu 1000 de 1 hassasiyetle  bir makine tarafından ölçülüyor.Peki bizim belli bir amaç için programladığımız ve amacına istinaden sensörlere sahip olan robotlarımız yine bizim yazdığımız komutları yapmayarak aynı insan gibi çevresel şartlara ve duruma göre düşünerek karar verip sonuç olarak kendi ürettiği bir kodu uygulamaya koyup bunun sonuçlarına istinaden çıkarımlarda bulunabilir mi.Uzun bir cümle oldu ama yani bilinç oluşturup buna göre karar verebilir mi? Yada bizim 1 dolara robota taktığımız toprak nem sensörünün daha iyi versiyonunu internetten satın alıp kendine takıp.Ona uygun koduda internetten yükleyebilirmi.1999 yılında yayına giren The Matrix filminde ve ondan önceki animatrix serisinde bunun mümkün olabileceği anlatılmıştı.Ama.......

Programcılık ta yazmadığınız bir komut timeline da işlemez.Fakat belli bir komut dizisi ile sensörlerden elde ettiğiniz bilgileri kaydettiğiniz hafızada, karşılaştırabilir ve birdahaki sefere komut satırında kaydedilen değerler içerisinde şartlar için en uygun olan veriyi alabilirsiniz.Ama bu yine sizin yazacağınız bir kod ile olur.Yani şimdilik zor gibi gözüküyor.Ama dediğim gibi robotlar bizim gibi yavaş evrim geçirmiyor.Benim tırnaklarım uzayana kadar geçen sürede belkide binlerce robot üretiliyordur.Ama bide şu soru var.Zeka ya sahip olan robotlar insanlara ve birbirlerine aşık olabilir mi mesala.Duygulanıp ağlayabilir mi.Sadece zekaya sahip olmak bizi insan (Human) yapan tek faktör değil.İnanç,özgürlük,heves,kıskançlık gibi duygusal nedenler zekanın oluşmasında çok önemli.Bir robot sevmemesine rağmen sırf günü kurtarmak için başka bir insana veya robota samimiymiş gibi davranabilir mi.Neyse hadi ben mutfak robotumla cumaya gidiyorum.Nede olsa benim robotum ve şimdilik seçme şansı olmadan Müslüman hatta Sunni oldu. :) Zekası olursa belki birgün okuyup en güzel dini bulup ona inanır veya hiçbirine inanmaz.Atatürkü sevsin yeter. :)

26 Nisan 2015 Pazar

İNSAN ALGILARI VE MESKALİN?

Ne kadar güzel de çiçek açmış bi kaktüs resmi değilmi.Bende güzel çiçekleri var diye koydum zaten. :) Neyse şimdi size meskalin ile bilgide vermiycem ama anlayabileceğiniz dilde bu uyuşturucunun (bence değil) ne olduğunu anlatmaya çalışıcam.Gerekli bilgiye google a meskalin yazdığınızda ulaşabilirsiniz.

Şimdi insan duyu organları yaratılış olarak bazı özelliklere sahiptir.Zaten bütün canlılar duyu organlarına sahiptir ama yazıda insan örnekleri vermeye çalışıcam.Yapılan deneylerde kulak hassasiyeti en yüksek seviyede olan insaların 20 Hz ile 20.000 Hz arasındaki titreşimleri duyabildiği belirlenmiştir.Ama bu doğadaki bütün seslerin bu titreşim aralığına sahip olduğu manasına gelmez. Kediler ,Köpekler,Fareler,
Sivrisinekler,farklı frekans aralıklarındaki sinyalleri duyabilirler.

İnsan gözü örnek veriyorum 65.000 tane rengi algılayabiliyorsa bu doğada 65.000 tane renk olduğu manasına gelmez.Yada biz dünyayı 2 boyutlu görebiliyorsak (şimdi gözlük ve tv vasıtası ile 3 boyutlu görüntü algılıyabiliyoruz) bu dünyadaki herşeyin 2 boyutlu gerçekleştiği manasına da gelmez.Demek istediğim yaratılış olarak algı organlarımızla algılayabildiği kadar hissederiz.Ama bu gerçek olanın ne olduğunu anlamamıza yetmez.Biz olanı değil görebildiğimizi yada duyabildiğimizi hissederiz.

Şimdi konuyu toparlıyım ,bu kaktüsten elde edilen bence uyuşturucu olmayan madde ile,veya buna benzer haplar veya başka maddeler ile algılarımız kısa süreliğine olağanın üstü seviyelere çıkabilir.Hayatınız boyunca göremediğiniz renkler,sesler,boyutlar algılayabilir,belki ses sinyallerini görebiliriz bile.Belkide 50 yıl çözemediğiniz bir problemi 3 sn de çözebilirsiniz.Anladınız siz beni.Tavşan ordamıdır bilmiyorum,ama bizi gördüğünü biliyorum.    




7 Ocak 2015 Çarşamba

GÜNÜMÜZ FUTBOL ANLAYIŞI ÜZERİNE SAÇMALAMALAR...

Evet ben geldim.Alamanya backerei'larından satın alınmış kurabiyeler olmasada,değerli arkadaşım kraliçe Elizabeth ve eski papa Bartholomeos (ben ona adıyla hitap edip Dimitris amca diyorum) ile kahve içipte geldim.Birden dışarıda yağan kar tanelerini izlerken futbol ligimizdeki yabancı oyuncu sınırlamasının kaldırıldığını duydum.Peki bumuydu sorun.Yani şimdi seneye büyük kulüplerimiz şampiyonlar liginde final mi oynıyacak.Ağzımdan ufak bi küfür çıktı,sonra gülüp bilgisayarın karşısına geçtim.Şimdi Futbol;sürtünme seviyesi minumum seviyeye indirilmiş bir cismin yani kürenin (biz buna sporda top diyoruz) düz bir zemin üzerinde yuvarlanması ve belli çizgiler içerisinde kurallara uygun olarak kale denilen alana taşınması ise ve bu oyunu oynayan kaleci dahil sahada 22 sporcu ve kuralları uygulamakla görevli hakem dediğimiz kişiler varsa bence şuan biz Futbol izlemiyoruz.O halde şimdi bence futbol nedir.

İnsan gözü önceliği öndeki, yani odak yakınlığı olan cisimlerden başlayarak renklere ve şekillere göre cisimleri birbirinden ayırır.(Diğer duyu organlarımızın yani duyu organımızın da bu sporda önemi vardır ama %10-15 gibi bir etkisi olduğu için bu konuya eğilmedim.)Futbolda bu cisimler hakem,sporcular,top,kale ve benzeri cisimlerdir.Gözümüzün gördüğü cisimleri beynimiz birbirinden ayırır.Sonra yapmamız gereken ayağımızdaki veya bizde olan topu rengi bizimle aynı olan ve zihnimiz tarafından kaydedilmiş cisimlere doğru atmaktır.Şimdi sorun burda başlıyor.Yani kör bir futbolcu yok.Yada formasız maça çıkan takımlar yok.Benim topu atmak istediğim kişi koşuyorsa ve topla buluşma zamanı ofsayt olmıyacak ve alternatifler içerisinde en iyi olacak şekilde topla buluşacaksa benim topun hızını,açısını yüksekliğini,topu çalmaya çalışan kişinin hamlelerini,rüzgarı,zeminin yapısını, ve bunun gibi etkenleri hesaplayarak en mükemmel pası atmam gerekiyor.Ve bunu her pozisyon için 22 kişi açısından hesaplayıp,alternatifler içerisinde en iyi olanı seçmem lazım.Yani IQ seviyemin baya iyi olması lazım.İşte birinci sorun bu eğitim sisteminin poktan olduğu ülkemizde okuyan ve zeki  insanların meslek olarak değil,okuyamayanların mesleği haline gelen ama bu sporculardan 2000 tanesinin güzel ücretler aldığı diğerlerinin ise aç kaldığı bir meslek oldu Futbol.O yüzden Bence Futbolcu seçiminde IQ testleri yapılmalı ve gerekli düzeyin altı elenmeli.Niye elenmeli derseniz;teknik kapasite,kondisyon veya diğer etkenler zamanla öğrenilebilir ama  insanın IQ seviyesi değişmez.Bu bence Futbolun gelişmesi için %50 değer kaplıyor.Sonra sırası ile futbolcunun teknik kapasitesi,kondisyonu,fiziksel özellikleri gibi etkenler gelmekte.Bunlar eğitim ile veya antremanlar ile geliştirilebilinen şeyler.Yani messi'yi messi yapan boyu yada fiziği değil.Eyyy Futbolumuzu yönetenler eeee sizde de bu konuda anlattığım şey olmadığına göre boşuna kasmayın.Evet sınırlamaların hepsi kalkmalı.Buna yabancı kuralıda dahil.Ama bu bizim Futbolumuza &15 pozitif etki eder.Kıçımızı yırtarak kazandığımız paralarımızı yabancı ülkeden gelen insanlara vermek konusunda üzerimize yok zaten.Neyse saygılar sevgiler :)

27 Ekim 2014 Pazartesi

TÜKENİYORUM LAN BEN...

Bir kızla tanıştığınız zaman yada bir erkekle,daha öncekilere anlattığınız hayat hikayelerinizi tekrardan anlatmaktan zevk almıyosanız eğer ve bunu saçma bulmaya başladıysanız,Bara gidip bira içmek veya tuttuğunuz takımın maçlarına gidip maçtan önce demlenmek zevk vermemeye başladıysa ve Arkadaşınız hadi olum gel birer bira içelim dediğinde siktir et kanki,gel bak aslan belgeseli var izleyelim diyorsanız sanırım sizde benle aynı kafaları yaşamaya başladınız demektir.Aslında bu süreç aydınlamının başlamasıyla başlar.Spor yapmak,Modayı takip etmek,Kitap okumak,Maçlara gitmek,Dünyayı gezmek,Dünya mutfaklarını tatmak,Play Station oynamak, bunların hepsini yapmaya çalışmak ve dahada iyisini yapmak.Ben ve arkadaşlarım dünyanın bi çok ülkesini gezdik.Hatta bu yazıyı Londradan yazıyorum.Hayatta tek öğrendiğim şey önüme koyulan seçeneklerden birini seçmek zorunda olmamam.Nasıl anlatıyım bilemedimki.Bi gurmeye abi gel bizim evin orda adanacı var akşam orda yiyelim dediğinizde acaba ne hissediyorsa bende artık yaşadığım tüm herşeyde bunu hissetmeye başladım.Bir ressam'ın aylarca uğraşarak yaptığı bi resme; ne varki bunda ben bunu 2 günde yaparım diyen insana karşı bakış açısı neyse öyle bakmaya başladım artık insanlara.Sigara izmaritlerini yere atan,Pet şişeyi yere atan insanlara nefretle bakmaya başladım.Almanca kursuna giderken,annemin ; Almanca öğreniceksinde ne olucak,yorma kendini be oğlum dediğinde hissettiklerim işte şu an yazdıklarım.Ben bana yetmeyen 24 saate bir dil sıkıştırabilirmiyim derken,Öğreniceksinde ne olucak diyenler veya neden almanca diyenler.Sanırım bunla başa çıkmanında bi yolu vardır.Ama bulamıyorum.Gerçekten bulamıyorum. Kadınlar,Barlar,Play Station,Kitaplar,Filmler evet güzeller ama bütün hayatımı sadece bunlarla geçirmek istemiyorum.Saygılar,Sevgiler.Ne alaka bilmem ama aklıma geldi.Kek yaparken yumurta ile şekeri ne kadar iyi çırparsanız kek o kadar güzel olur :):):):)

24 Ekim 2014 Cuma

3D YAZICI İLE BİLİM KURGU KAFALARI YAŞADIM...

Şimdi sizlere oturupta 3D yazıcının ne olduğunu anlatmıycam,hatta anlatamıycamda.Yani ne olduğunu bilmeyenler youtube'tan birkaç video izleyerek bilgi sahibi olabilir.Bilindiği üzere bugün soldaki oyuncak traktör gibi veya daha küçük maddeleri katmanlar şeklinde birleştirerek istediğimiz şeyleri bu yazıcılar  sayasinde oluşturabiliyoruz.Peki yazıcıların büyüklerini icat edersekki bence olası sadece gelecek 10 yıl içinde olur.O zaman yazıcıya gerekli demir,plastik vb. hammeddaleri koyarak hiçbir insan güçüne gerek duymadan traktörler,gemiler,uçaklar,uzay araçları yapabiliriz.Buraya kadarı, küçük bi bilim kurgu  aslında.Benim aklımı kurcalıyan asıl şey; bilgisayarda çizilmiş bir mimari ev projesini o büyüklükte bir yazıcı kullanarak saatler içerisinde yapabilirmiyiz.Bence çokta zor değil.Aslında bu'da büyük bir bilim kurgu olmadı galiba.Canlı yaratıkların birebir kopyalarını yapmayı becersek bile elimizde sadece ölü bir vücut olucak.Ruh veya Can verme olayını gerçekleştiremediğimiz sürece Kopya vücutlar hiçbir işe yaramıycak.Asıl soru matrix temelli bir dünya için gerekli robotları sadece saatler içerisinde milyonlarca kopyasını üretebilirsek.İşte o zaman yazdır tuşu ile elimizde binlerce robot olabilir.Bence bu yazıcıları toprağa gömsünler.Yoksa Robotlarla savaşımız yakın olucak gibi...

8 Haziran 2014 Pazar

İNGİLTERE VİZESİ VE LONDRA GEZİSİ...

Uzun bir aradan sonra merhaba :),Evet başlıktanda anlızcağınız üzere ufak bi gezi yaptım ve geldim.İngiltere'ye vize almakta zorluk yaşayan ve ordaki hayatı merak edenler için ufak bir yazı yazıyım dedim.Ama yok şu belgeler isteniyor,dosyalara şunuda ekleyin,3 takla atıp amuda kalkın gibi şeyler yazmıycam.İnternette hepsi mevcut.İngiltere vize başvurusu online olarak yapılmakta.Tek söyliyceğim orada yazılanları samimi bir şekilde doldurmanız.Ana mantık sizin başvurunuzu inceleyen kişinin;Bu kişi gerçekten ingiltereye tatil içinmi geliyor.yoksa vize alıp burada mülteci olarak yaşamaya devammı edicek sorusuna vereceği yanıt.O yüzden varsa düzenli maaşınızın yattığı banka hesap dökümünüz ve maaş bordronuzu evrakların aranıza koymanız.İkinci önemli şey'de üzerinize kayıtlı ev,araba,motor gibi şeylerin tapu veya ruhsatları.Yani başvurunuzu inceleyen kişi evet bu adamın Türkiye'de düzgün bi hayatı var ve buraya gezmeye geliyor demesi lazım.Ben bütün evrakların arasına kendim elimle güzel bir yazı yazdım.Şu kadar param var.İngiliz kültürünü,yemeklerini merak ediyorum vb... gibi şeyler yazdım ve imzaladım.Zorunlu bişey değil ama samimi bi dille yazarsanız faydası çok.Örnek banka hesabımda maaşımdan kalan 1053 Türk lirası olmasına rağmen dilekçemde her ay maaşımdan 100 pound biriktirdim ve toplamda 800 pound'um oldu diye yazarak vize almış biriyim.Vize olayını geçtik. :) Londra diğer yerlere nazaran pahalı bir şehir.Pahalı ama başkent olmanın hakkını sonuna kadar veren muhteşem bi şehir.Tarihi yerler,gece hayatı,muhteşem biraları ve pubları var.10 günlük bir gezi Londranın altını üstüne getirmenize yeter.Yemekler ortalama 5-10 pound arasında değişmekte.Bira publarda 4 pound bakkalda ise 1,30 pound civarı.Şehrin her yerine metro ile gidebilirsiniz.Ulaşım İstanbula nazaran pahalı.Bir metro kartı satın alıp içine bir 40 pound yükletirseniz 10 gün boyunca rahatça gezebilirsiniz.Şehrin her tarafında muhteşem parklar var.Biranızı,şarabınızı,kahvenizi ve salatanızı bu parklarda kuşlarla ve kirpilerle paylaşabilirsiniz.Ben karışık yatakhanede 15 kişi ile kaldım.İçinizden yuh dediğinizi duyar gibi oldum ama öyle değil,değişik ülkelerden gelmiş gençlerle tanışmak,aynı yerde kalmak ve turlara katılmak büyük şans:) Mesala malezyalı ve arjantinli iki arkadaşım oldu. İngilizler yardımsever ve sıcak kanlı insanlar.Yolda geçen birine Hi dediğinizde mutlaka size hi diyip gülümseyerek cevap veriyor.İnsanlar yani :) Lafı uzatmıyım eğer bilgi almak isteyen olursa veya problem yaşayan olursa yardımcı olmak boynumuzun borcu.  05432651890

4 Mayıs 2014 Pazar

FUTBOL TERÖRÜ ÜZERİNE ...

Evet kadınların deyimiyle 22 tane sap bir topun peşinden koşuyor ve milyonlarca insan bunu izlemek için paralar ödüyor.Ama tabiki futbol bu değil.Tıpkı diğer oyunlar gibi bir amacı var ve bu amaca ulaşmak için mücadele eden insanlar.Erkekler voleybol'a 10 kadın topu karşı sahaya atmak için elleriyle bişeyler yapıyorlar diyemiyceği gibi futbol'da asla basit bişey değildir.İnançları olan kulüpler inançlarını temsil eder.Felsefesi olan kulüpler felsefelerini temsil eder.Aslında bi strateji oyunu oynar gibi var oluşun modern dünyadaki yansımalarından biridir futbol.Aslında temeli Roma daki gladyatör savaşlarına dayanan bir mantıkla, 2 tarafın birbirine üstünlük sağlaması,yenmesi psikolojisini içerir ama kan,şiddet,ölüm gibi öğeler yerlerini gol atma,baskı kurma gibi daha yumuşak ve insani değerlere bırakmıştır.Evet bütün dünya bunu izliyor.Peki ya biz ne yapıyoruz.İçki içip karısını dövmeyi kendine hak gören bi erkek egemen toplumda,5 yaşındaki çocuğa tecavüz edilen bir ülkede,adamı öldürdükten sonra mahkemede takım elbise giydiği için iyi halden indirim alınan bir ülkede.Biz futboldan ne anlıyoruz.Bi kere kazanmak için ahlaki değerlerimizden vazgeçiyoruz.Haksız bir penaltı kazandığımızda sesimizi çıkartmıyıp rakip takım aynı şeyi kazandığında avazımız çıktığı kadar küfür etmenin psikolojisi Yolda para bulunca cebe atan ama kendi parası kaybolduğunda dinine bile küfür eden psikolojiden farkı nedir.Evet beşiktaşlıyım ve maçlara gidiyorum.Ama küfür edilen tezahüratlardan,Kaybedilen her maç sonrası yönetim istifa diye bağıran demokrasinin ne olduğunu bilmeyenlerden sıkıldım.Duvar kenarına işemeyi kendine hak gören,Bileti olmayınca kapıları kırmaya çalışan insanlardan sıkıldım.Üzerinde forma olduğu için çoğunluğun gücüyle metroda içki sigara içen,vapurda ana bacı küfür eden insanlardan sıkıldım.Bu sadece Beşiktaş meselesi değil.Onları örnek vermem yanlış olabilir.Ama en azından kendi takımım olduğu için nazım geçer diye düşündüm.Ama fenerbahçesi,galatasarayı hepsi aynı.Gün gelicek ben stada gittiğimde bi hanımefendi güler yüzüyle ilker bey hoşgeldiniz diycek.Kombine kartımı verdikten sonra eşimle beraber stadın içindeki güzel bi restauranttan yemeğimizi yiyip maçımızı izliycez.Yürüyen merdivenlerimiz,mis gibi wc lerimiz olacak.Veya ben hayal kuruyorum.Ama tesadüfen Şampiyonlar liginde çeyrek final oynayan bi takımı olan ülkede Şampiyonlar ve Kupalar istiyorsak ilk önce sporu ve insanları sevmeli,medeni bir insan olmalı,olamıyorsak en azından 90 dakika öyle davranmalıyız.

28 Şubat 2014 Cuma

DÜNYANIN OLUŞUMU ÜZERİNE SAÇMALAMALAR...

Şimdi sizlere yok dünyamız şundan koptu bundan bilmem kaç milyon yıl önce soğudu falan gibi şeyler anlatmıycam.Anlatamıycam da hani :) Evet Evrende milyonlarca gezegen olduğunu biliyoruz.Çünkü yıldızları ve galaxi'yi görüyoruz.Güneşin etrafında döndüğümüzü ayın bize en yakın gezegen olduğunu ve hayat olmadığını'da biliyoruz.Dünyamız güneşten veya başka bir gezegenden patlama sonucunda ayrılmış olabilir.Ama hem fikir olduğumuz nokta eğer bir gezegenden ayrıldıysak o gezegende'de hala bizim gibi hayat var.Yaaa güneşten ayrıldıysak...İşte o zaman hayat nerden geldi.Burda en önemli olan tez: içerisinde su mineralleri ve hayat bulunduran bir göktaşı'nın dünyaya çarpmış olması ve dünyada yaşam için gerekli oksijen seviyesi olduğunda,bu su monekülleri içerisindeki tek hücreli canlıların evrim geçirerek bu günkü yaşamı oluşturması.Tabiki birde Hz.Adem ve Hz.Havva olayı var.O kısma hiç girmiycem.Eğer içinde su monekülleri ve hayat barındıran bir göktaşı dünyaya çarpıp yaşamın başlamasına sebep olduysa ki milyonlarca yıllık bir süreçten bahsediyoruz.O zaman aynı göktaşının parçaları yaşam için müsait başka gezegenlerede çarpmış olabilir.İnsan olmasada başka gezegenlerde canlılar ve hayat olabilir.Uzaylı gördüm ben veya ufo gören masum köylü aslında gerçekten görmüştür.Başka bir gezegende dinazorlar hala vardır belki.Bunu şu an bilemiycez.Belki teknoloji çok ilerleyip uzaya arabayla pikniğe gider gibi gitmeye başladığımız zaman bunları öğrenebilicez.Ama şimdilik daha fazlasını merak edenler için National Geographic'in Dünyanın Oluşumu ve geçirdiği evreler belgeselini tavsiye ederim.   http://www.youtube.com/watch?v=R4RTXPMI5hg

5 Şubat 2014 Çarşamba

DÜŞÜNCELERİNİ SERBEST BIRAK (MA)

Sanırım bizi diğer canlılardan ayıran işte bilimin antrapoloji dediği özelliklerimiz var.Bunlardan en önemlisi zeka seviyemiz,düşüncelerimiz, vb. vb.Ama anlatmaya çalışacağım şey zekanın çeşitleri veya düşünce sistemi değil.Zaten bunlar doğuştan insan olduğumuz için bizde olan yetiler.Sağlıklı bir erkek vapur iskelesinde vapur beklerken mini etekli bi kız gördüğünde, vücudundaki kimyasal değişim sonucu dönüp bakar.Belkide ortam müsaitse (karısı veya sevgilisi yanında değilse mesala) bikere daha bakar.Yada bir kadın içinde yakışıklı bir erkek gördüğünde durum aynı sanırım.Kadın veya eşcinsel olmadığım için bilemiycem.Bu kadın bizim için sex'idir.Onu tanımayız,düşüncelerini,karakterini bilemeyiz.Ama sexidir.Güzel bacakları ve kalçası vardır.Veya erkek ise kaslı vücudu ve sempatik bi gülüşü vardır.İşte bu noktada aklımızdan çeşitli düşünceler geçer.Keşke böyle sevgilim olsa,keşke şunla sevişsem, vb. gibi.(Sapıklık kısmı beni aşar başkan :) Sonra yanınıza kardeşiniz gelir.Ve diyolog o kardeşim naber.İyi abi ne olsun bende kız arkadaşımla buluşucam şeklinde ilerleyip gider.Bu 2 dakikalık diyoloğun ardından kardeşiniz biraz önce bacaklarına tekrar tekrar baktığınız ve kafanızda neler canlandırdığınız kızın yanına gider ve Aşkım nasılsın seni çok özledim der.İçinizde bi hassiktir len ne oluyo edası,kimsayal tepkilemeler,utanma duygusu,düşüncelerde karmaşıklıklar oluşmaya başlar.Artık o sexi olmayan,sevimli, bi kızdır.Çünkü kardeşinizin sevgilisidir.Sexi değildir derken yani sizin için.Ama aslında bu kız hala sexidir.Ve siz hariç o vapur iskelesinde ki erkeklerin çoğu hala o kıza bakıcaktır.Belki sizin içinde sexidir.Ama bacakların yada kalçaların çok güzel diyemezsiniz.Bunu içinizden bile söyleyemezsiniz.Bastırılmış duygular insan benliğinde saklanır.Aslında güzel olan ve bizi birer insan yapan şeyde bu.Sokayım Antropolojiye.Aslında bu konuşmayı bana yüksek lisans Antropoloji dersinde İnsanı diğer canlılardan ayıran fark nedir? diye soran hocama yapmam lazımdı.Ama işte insanım kahretsin.Şimdi söylüyorum hocam evet Maymundan,böcekten bizi ayıran şey böyle bişey işte.Bide orta parmak göstermek isterdim hocammmmmm.Ohhhh beeee

29 Ocak 2014 Çarşamba

KALABALIKTA KİŞİYE ÖZEL ANONS NASIL YAPILIR...


Amerikalı mühendis Kardeşimiz 26 yaşındaki Joe Pompei güzel bir cihaz yapmış, Bu cihaz normalde her yöne yayılan ses dalgalarını toplayıp tıpkı lazer ışını gibi tek bir dalga halinde yönlendirebiliyor ve böylelikle kalabalık içindeki belirli bir kişiye, başkası duymadan sesli mesaj gönderilebiliyor. Buluşun temelini ses dalgalarını çok yüksek frekanslara çıkaran bir aygıt oluşturmakta. Normalde kaynaktan çıktıktan sonra havada her yöne ilerleyen ses dalgaları bu aygıttan geçerek çok yüksek frekanslara çıkarak  tıpkı bir ışık ışını gibi doğrusal yayılmaya başlıyor ve kaynağından insan kulağının duyamayacağı bir şekilde çıkan ses, havada kırıldıktan sonra hedef kişinin kulağına normal ses olarak yansıyor. ‘Audio Spotlight’ adı verilen müthiş buluşun ilk müşterisi, İngiliz havayolu şirketi British Airways olmuş.Üstelik Cihazın maliyeti öyle abzürt rakamlarda değil, Sadece ve sadece  62 bin sterline (yaklaşık 40 milyar liraya) malolmuşki ki biraz paranız varsa sizde tarz olsun diye eve bitane alabilirsiniz.Nede olsa işe yaramasada sırf tarz olsun diye birsürü gereksiz şeyler alan bi toplumuz :) Havaalanı ve gar gibi yerlerde sadece belirli kişileri ilgilendiren anons o kişilere yapılacak, öteki yolcular gereksiz yere rahatsız edilmeyecek.Geri kalan ise sizin hayal gücünüze kalmış.Mesala saat 3 te almanya uçağının 1 saat ertelendiği anonsu sadece o uçağa bilet alanlar tarafından duyulsa fenamı olurdu yani... :)

28 Ocak 2014 Salı

DÜNYA GENELİNDE OTEL ARAMAYA SON...

Evet şaka yapmıyorum Artık otel aramak için oraya gir buraya gir,ona buna sor,referans iste gibi dertler tarif oluyor.Daha doğrusu olmuş bile.Bu site dünyadaki bütün otelleri tek bir çatı altında toplayan muhteşem bir site.Olay çok basit ; gezmeye gitmek istediğiniz Ülkeyi,Şehri ve Gezmeye gideceğiniz tarihleri yazıp Ara tuşuna bastığınızda,seçtiğiniz yerden başlayarak oraya yakın bütün otelleri listeliyor sistem.Otellerin iletişim numaralarına,referanslarına,resimleri ulaşabiliyor eğer bir otel beğenirseniz ve kalmaya karar verirseniz kredi kartı ile rezervasyon yaptırabiliyorsunuz.Hatta aylar öncesinden odayı ucuza satın alabiliyorsunuz.Kendimden örnek veriyim mesala.Almanya gezimde Düsseldorf merkeze yakın otelleri arattırdım ve merkeze çok yakın bir otelin 6 kişilik odasında (Hostel) 1 yatak ve 1 dolabı,banyosu wc'si ve kalhvaltı dahil 10 gün için 141 euro'ya kiraladım.Üstelik booking.com dan yaptığınız rezervasyon çıktıları konsolosluklara yaptığınız vize başvurularında geçerli.Tabiki rezervasyon iptali'de yaptırabilirsiniz.Orası size kalmış.Sadece yurtdışı için değil Türkiye içi oteller içinde arama yapabilirsiniz.Yaz ayları yaklaşıyor hani ahali :) Haydi hayırlı geziler... www.booking.com

27 Ocak 2014 Pazartesi

DOĞA OLMADAN YAŞAMA HAKKIMI OLUR LENNNNN :(

Anayasamızında üzerinde yer alan ama çoğu kimsenin ne olduğunu bile bilmediği bi sözleşmenin üyesiyiz aslında.Evet evet Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi' inden bahsediyorum.Aslında bütün şart ve koşullarda sadece İnsan olduğumuz için sahip olduğumuz hakları anlatan bi sözleşme.Özünde çok güzel bi sözleşme.İncelemek isteyenler için aşağıda linkini paylaştım.Sözleşmenin 2.Maddesi Yaşama hakkını içermekte.Anlıycağınız  nedeni ne olursa olsun hayatta kalmamız garanti altına alınmış.Mantık olarak güzel.Güzel de bir ülke hem bu sözleşmeye taraf olup ben ülke olarak insanlara yaşama hakkı veriyorum diyorsa ama 2 katlı apartmanlar yerinde 100 katlı gökdelenler yapıyorsa.Ağaçları kesip yollar yapıyorsa.Daha fazla insan; daha fazla su,elektrik,benzin tüketiyorsa iyide biz buna yaşamakmı diyoruz.Dünyanın A.koydunuz.Sadece benim ülkem değil.Başı Avrupa insan hakları sözleşmesini yazan ve üye olan ülkeler yaptı.Şimdi İnsaların yaşaması için gerekli %18 oksijen oranına doğru yaklaşıyoruz.Yağmur yağsın diye dualar ediyoruz.Toplu ulaşımı kullanmayıp arabalarımızla geziyoruz.Marketten plastik poşet alıp sokağa atıyoruz.1 adet sigara izmaritinin 1m3 sudaki oksijeni bitirdiğini bilmiyoruz ve sokaklara denize atıyoruz.He bide Yaşama Hakkı terör örgütü liderinin hapiste yaşaması için varsa.O zaman bizim ülkede yaşama hakkı var.Hemde benden kesilen vergilerle Lüx koşullarda hapis hayatı yaşıyorsan Ohhhh missssss.Ama  yaşama hakkı demek Adam gibi yaşamak ise affedersiniz ama Dünyanın A.koyduk galiba.

Avrupa İnsan Hakları Söz.    http://www.yargitay.gov.tr/abproje/belge/temelbelge/AIHS_Tr_A6format.pdf

PSİKOLOJİK ÇIKMAZLAR ÜZERİNE SAÇMALAMALAR...

Klasik bir Kadıköy gecesi,Almancı usülü alınmış içkilerimizi içerken hafiften ev arkadaşımın hause müzikleri ile Pes turnuvasının dibine vuruyoruz.Sanki bu akşam diğerlerinden biraz farklı bitecek gibi, yani yapılmaması gereken herşey yapılacak ve ben ertesi gün kalktığımda yine  hassi..... diyerek uyanıcakmışım gibi.Keske tahmin ettiğiniz gibi Alkolün etkisiyle gece salak saçma insanlar aransa ve İphone'numuzu kaybetsek falan filan.Yok yok bu akşam daha farklı olucak galiba.Yani çok daha büyük şeyler olucak.Birden olayın oraya nasıl geldiğini bilmeden fikirlerine saygı gösterdiğim ama toplum tarafından sapık,salak,gerizekalı gibi ne kadar marjinal sıfat varsa hepsine haiz insanlarla felsefe yapıyoruz.Bir an inanamadım.Biz gece 2 de Taksimde herhangi bir kulüp'te değiliz ve evde ciddi ciddi felsefe üzerine tartışıyoruz.Dedim ya bu akşam daha büyük şeyler olucak. Baştırılmış duygular ve bunları bastırmak zorunda olup olmadığımız.Olmazsak sonuçları hakkında tartışıyoruz.Bizi insan yapan Yaratılış olarak diğer canlılardan ayıran beynimizin diğer canlılara göre çok daha değişik ve akıllı olması ise.Gökdelenler,Uzay gemileri vb şeyler yapabiliyorsak.Neden cinayetlere,Şiddete,Tacize vb. konulara çare bulamadık.İstemedikmi yoksa.Yada bunları sağlamak için aslında çok zeki olmak gerekmediğimiydi sorun.Belkide suçlu beynimiz.Din bizim mutlu bir şekilde yaşamamızı sağlayabilirmi.Yada neden sağlamadı.Sosyalizm neden çöktü? Ve işin aslı ben neden hep unutmak için içiyorum.İnsan bazen hocasına aşık oluyor.Evli diye susuyor.Bastırıyor duygularını.Bazen sınıfta birine dalmak istiyor.Bastırıyor duygularını.Yolda gördüğüm çok seksi bi bayana ;Çok affedersiniz ama çok seksi olmuşsunuz dediğimde neden gerizekalı oluyorum.Benim gibi düşünen milyonlarca erkeğin düşündüklerini dile getirdiğim içinmi.Bu akşam serbestiz mesala. :) Evet gülüyorum çünkü burada anlatılanlar ve duyduklarım benim için bi milat.Ama insanları tanıyorsam.Peygamberimize kızmayalım bence.Bende olsam o elmadan yerdim aga :)